Kayıtlar

Cumamız Mübarek Olsun

Resim
Şeytandan ALLAH'a sığınırım Rahmân, Rahîm olan Allah'ın adıyla Hiç şüphe yok ki Allah adil davranmayı, iyilik yapmayı ve yakınlara karşı cömert olmayı emreder; ve her türlü utanç verici hayasızlığı, selim akla ve sağduyuya aykırı çirkinliği ve sınırları hiçe sayan taşkınlık ve azgınlığı yasaklar: size (bu) öğütleri verir ki, sorumluluklarınızı aklınızda tutabilesiniz. Yani... Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı; iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler, idareciler, askerî erkân ve müslümanlar olmayı; akrabaya yardım etmeyi emreder. Meşrû olmayan şehevî fiilleri,

Neymiş bakalım Haziran kiraz mevsimi?

TÜRKİYE gündemiyle ilgili kısa ama önemli bir video  🇹🇷    Abdurrahman Uzun yorumluyor   🇹🇷

Mutlu bir aile olmanın 6 kuralı

Resim
1- İletişim Gözünüzün önüne bir aile getirin. Yorgun eve gelmiş ebeveynler televizyon karşısında uzanmış, göz kapaklarının düşmesini bekliyorlar. Çocuklar ellerinde telefon dış dünya ile bağlantılarını koparmışlar. Çoğumuza tanıdık gelen bu sahnedeki eksik olan şey, iletişimdir. İyi bir iletişim, mutlu aile olmak için ilk atacağınız adım olmalıdır. 2- Dışarının olumsuzluğunu eve taşımayın İş yerinde veya okulda ne olduysa oldu. Bu negatif ve menfî durumları evin kapısından girdiğiniz andan itibaren unutun. Kendi problemlerinizle başa çıkmanın yollarını bulmalısınız. Ailenizi ağlama duvarı değil, destek payandası olarak görün. 3- Kararları beraber alın Ailenin geleceği ile ilgili önemli kararlar alınacağı zaman, gizli saklı bir şekilde, kısık sesle değil, ailenin hep beraber olduğu bir zamanda herkesin fikrini söyleyebileceği bir ortamda konuşun. Düşüncesini özgürce paylaşabilen insan, mutlu insandır ve böyle bir konuşmadan aileyi mutsuz edecek bir sonuç çıkma ihtimali azdır. 4- Birbiri

Almanya'da İslam din dersine ilgi arttı

Resim
Almanya'da yapılan bir araştırma İslam din dersine olan ilginin arttığını ortaya koydu. Sayısının iki sene öncesine göre 12 bin artarak 54 bine ulaştığı açıklandı. Bu derslerin 880 okulda verildiği de kayıtlara geçerken, Bavyera ile Kuzey Ren-Vestfalya, en çok dersin verildiği eyaletler oldu. Ülkenin Saksonya, Saksonya Anhalt, Thüringen, Mecklenburg Vorpommern ve Brandenburg eyaletlerinde ise İslam dersi verilmiyor. Söz konusu derslerin müfredatlarının hazırlanması eyaletlere göre farklılık gösteriyor. Türk ve Müslüman nüfusun en kalabalık olduğu eyalet olan Kuzey Ren-Vestfalya'da ders müfredatı, yarısı eyalet Kültür Bakanlığı tarafından atanan temsilciler, diğer yarısı Müslüman derneklerin temsilcilerinden oluşan kurul tarafından belirleniyor. Kaynak: sabah.de

8. Kez Şampiyon Oldu!

Resim
Avrupa Güreş Şampiyonası Rusya Federasyonu'na bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti'nde düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonası'nda grekoromen stil 130 kiloda Rıza Kayaalp , altın madalyanın sahibi oldu. Avrupa Güreş Şampiyonası’nda 130 kiloda Rıza Kayaalp, finalde karşılaştığı Rus Vitalii Shchur’u 2-1 mağlup ederek kariyerinin 8. Avrupa şampiyonluğuna ulaştı. 8. Avrupa şampiyonluğuna ulaşan Rıza Kayaalp, Yozgat’ta yaşayan ailesinin de sevinç kaynağı oldu.  Erdoğan'dan Rıza Kayaalp'e tebrik! Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Güreş Şampiyonası'nda altın madalya kazanan sporcu Rıza Kayaalp'e bir tebrik telgrafı gönderdi. Başbakan Yıldırım’dan Rıza Kayaalp’e tebrik telefonu Başbakan Binali Yıldırım ise 8. kez Avrupa şampiyonu olan Rıza Kayaalp’i telefonla arayarak tebrik etti. Ajanslar

Faşistleşen Avrupa

Resim
Fransa Yüksek İdari Mahkemesi, vatandaşlık töreni sırasında dini kuralları gereği yetkililerle el sıkışmayı reddeden Cezayirli Müslüman kadının vatandaşlığını iptal etti .

AHDE VEFA'nın manası

Resim
Hamd alemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm, Din gününün Malîki/Meliki Allahü Teâlâya mahsustur. Salât ve selâm alemlere rahmet olarak gönderilen hazreti Peygambere, âline, ashâbına ve tüm müslümanların üzerine olsun. Ahde Vefa'nın anlaşılabilmesi için muhakkak ki kelimelerin manalarının bilinmesi önemli bir zarurettir. Öncelikli olarak ' ahid ' ve ' vefa ' kelimelerinin ne manalara geldiğini bilirsek eğer işte o zaman 'Ahde Vefa'nın da bir Müslümanın hayatında ne derece önemli olduğunu anlayabiliriz. Lügâtta 'Ahid' (A-H-D) kökünden gelmektedir. Kelimenin manası kuvvetli söz, and, bilerek birşeyi yapacağına azmetmek, birine söz vermek, adamak, hayatını bir şeye yönlendirmeğe kesin kanaatle bağlanmak manalarına gelir. Akit, Mîsak, Vaad gibi kelimelerde ahid kelimesinin yerine kullanılır. 'Vefa' ise vaadini yerine getirmek, sözünü tutmak, tamamlamak, hakkını vermek ve hakkını tamamen vermek gibi manalara gelir. Ahde Vefa, bütün varlıklarda en büyük b

Faytona Binme!

Resim
Faytona Binme Atlar Ölüyor! Hayvanlar fayton kazalarında ölümcül darbelerle kıvranarak son nefesini verirken, bazıları da bakımı külfet geldiğinden, kışın ormana terk edilerek bakımsızlıktan can veriyor. Bir at, ortalama 25 sene yaşayabiliyorken, faytona koşulan atlar çok ağır bir sömürü sistemine maruz kaldıkları için ancak 2 yıl yaşayabiliyorlar. Sonu hep aynı olan ağrılı ve acılı bir ölüme mahkûm ediliyorlar. Doğal olmayan bir şekilde yaşamını yitiren, ölürken bile paraya dönüştürülen atların yerine, tıpkı köle pazarında olduğu gibi başka atlar getiriliyor. Çok ağır bir zulüm sistemi ile ayakta duran faytonculuk derhal yasaklanmalı ve faytonlarda çalıştırılan tüm atların yaşam hakları güvence altına alınarak, ömürlerinin sonuna kadar yaşamsal ihtiyaçlarının giderileceği, her türlü tehlikeden ve tehditten uzak bir şekilde özgürce yaşayacakları bir tesis ve barınakta yaşamaları sağlanmalıdır. Adalar'ın ulaşım sorunu için atların kullanılmadığı, Adalar'ın yapısına, doğaya ve ek

ANADİLİM, DİLİM DİLİM

Resim
Şimdiye kadar anadil üzerinde çok durduk. Galiba daha uzun yıllar önemini anlatmakla geçecek. Yaklaşık 16 yıl önce Türkçe Dersi müfredatı tarih ve coğrafya konularından arındırılmış, sadece dil dersi haline getirilmişti. Aynı zamanda yüzlerce Türkçe dersinin yerine din dersleri ikame edilmeye başlanmıştı. O zamanlar anadilimize sahip çıkma adına "Türkçe'ye Elveda" bağlamında birkaç yazı yayınlamıştım. Mâlum dil dinamik bir sistem. Kullanılmayınca hayatiyetini kaybeder. Kendinden uzaklaşanlar için âb-ı hayat olmayı terkeder. Hele de yeni kuşaklara aktaramadığımız sürece. Heidelberg Göç Araştırmaları ve Kültürlerarası Pedagoji Merkezi (Hei-Mat), yaptığı bir araştırmayla tam da bu olumsuz gelişmeyi gözler önüne seriyor. Araştırma, 2013/2014 öğretim yılında Baden-Württemberg eyaletinin Baden bölgesinde Türkçe ve Türk Kültürü dersine katılan öğrencilerin dil kullanma alışkanlıklarını ortaya koyuyor. Her ne kadar Almanya’nın bir eyaletinde yapılsa da bütün Avrupa diasporasında

SORGULAYAN BİR NESİL?

Eğitim şart! Ancak eğitimden kast edilen ezberci kuşaklar yetiştirmek olmamalı. Soran, sorgulayan ve bilgiyi bükebilen nesiller yetiştirmek için eğitim anlayışının da bu doğrultuda olması gerekiyor. İşte sorgulamaya dayalı bir sınıf oluşturmak için 10 ipucu... 1) İçerik standartlarını öğretmeyin; bilmeleri gereken bilgiyi kendi yollarıyla bulmalarına yardım edin. Standart olarak bilinen ve her öğretmenin öğrencilerine öğretmekle sorumlu olduğu bir içerik “havuzu” vardır. Öğrencilerin bunları anlamasını ve hatırlamasını sağlamanın en iyi yolu, bilmeleri gereken bilgiye doğru giden kendi sorularından oluşan yollarını inşa etmelerini sağlamaktır. Laufenberg’e göre beyin sorular için kurgulanmış: “Beyin bu yolla daha iyi öğrenir ve daha iyi hatırlar. “Ne yazık ki, pek çok okul ve öğretmen standart sonuçlara ulaşmaya o kadar çok odaklanmış durumdaki, ellerinin altındaki kullanabilecekleri en iyi aracı kaçırıyorlar: Öğrencinin doğal merakı Okul sorularla doludur. Ama bu sorular çoğunlukla, ö

Bu ülkede insanların yüzde 50'si tuvaletten çıkınca ellerini yıkamıyor!

Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, kendisine ait web sitesinde yayımladığı yazısında ülkelere göre tuvaletten sonra el yıkama alışkanlıklarına dair bir araştırmayı yayımladı. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye 'de insanların yüzde 94'ü tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkarken, Hollanda'da halkın yüzde 50'si tuvalet sonrası el yıkama alışkanlığından yoksun! Bir Gallup araştırmasında “Tuvaletten çıktıktan sonra ellerinizi su ve sabunla yıkıyor musunuz?” sorusuna cevap arandı. Bosnalıların yüzde 96'sı, Türklerin ise yüzde 94' ü evet cevabını vererek ilk iki sırayı paylaşırken onları Balkan ülkelerinde yaşayanlar takip etti: Kosovalılar (yüzde 85), Yunanlar (yüzde 84), Sırplar (yüzde 83), Makedonlar (yüzde 82). Avrupa ülkelerinde ise Portekiz yüzde 85 ile ilk sırada yer alırken, peşinden yüzde 78 ile İzlanda, İsveç ve Almanya, yüzde 76 ile Finlandiya, yüzde 74 ile Birleşik Krallık ve yüzde 73 ile İsviçre geliyor. Tuv